Lojistik
Sağlık Lojistik’ten Zahit Sağlık: Gümrüklerde Binaları Veya Parkları Daha Çok Büyüterek İhracat Yapamazsınız
İhracat rakamlarının arttığı bir dönem yaşanıyor. Bu sağlıklı gelişmenin desteklenmesi için lojistik sektörünün sorunlarının çözülmesi gerekiyor. Sektörün sorunları ile ilgili görüşlerini almak için euronewsport.com, Sağlık Lojistik’ten Zahit Sağlık ile bir araya geldi. Sorunların çözümü noktasında devleti sağduyuya çağırdı.
Pandemi süreci lojistik sektörünü nasıl etkiledi?
Sanırım bu pandemi sürecinde önemi en çok fark edilen sektörlerden biri lojistik oldu. Özellikle sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı zamanlarda, kapıya teslim hizmetleri vatandaşın kurtarıcısı oldu. Sosyal yaşantımızın durma noktasına geldiği bir zamanda dünya genelinde ticaret devam etti ve sektörümüz paydaşlarına hizmet vermeyi sürdürdü. Ülkemizde lojistik hizmetlerin önemi de bu pandemi sürecinde daha arttı diye düşünüyorum.
Türkiye bu yıl 200 Milyar Dolar’ın üzerinde ihracat hedefliyor. Lojistik sektörü alt yapı olarak bu hızlı ihracat artışına hazır mı?
Bir ürün ister fabrikada üretilsin ister tarlada yetiştirilsin, lojistik sektörü sayesinde tüketiciyle buluşturulur ve ekonomik değeri o zaman oluşur. Türk lojistik sektöründe bir dünya markası olmaya aday firmalar mevcut, gerek yatırımları gerek tecrübe ve birikimleri ile Cumhurbaşkanımızın 500 milyar dolar hedefini gerçekleştirebilecek kapasiteye sahipler. Ancak, bu hedefin önündeki en büyük engel bürokratik zorluklar. Türk ihracat yükü taşıyan bir Türk kamyonu ülkemizi neredeyse 1 haftada zor terk edebiliyor. Bu bekleme süreleri ve gecikmelerle bu ihracat rakamları gerçekleştirilemez.
Fakat yurt dışında da sorunlar var, bugün ticaret savaşları da lojistik sektörünü etkilemiyor mu?
Ticaret savaşları da önümüzdeki günlerde daha da fazla artacaktır. Çünkü bir Çin sorunu var. ABD bile Çin’le baş edemiyor. Onun için Türkiye’nin bürokrasiyi azaltması, transit sürelerini kısıtlaması, gümrüklerde dijital sistemine geçmesi gerekiyor. Türkiye dünyanın merkezinde bulunan bir ülkedir ve bunu fark etmesi gerekiyor. Dünyanın merkezinde bulunarak ihracat pazarlarına en kısa sürede ulaşmak zorundayız.
Türkiye’deki gümrüklerde de sorunlar ifade ediliyor. Çok uzun süre beklemeler yaşanıyor, bu sorun nasıl çözülebilir?
Dünyada çevre kirliliğiyle ilgili yeşil mutabakat var. Temiz bir dünya, temiz bir gelecek ve yeni nesillere de temiz bir yaşam bırakmak istiyoruz. Temiz bir gelecek bırakacaksak Sayın Cumhurbaşkanımızın da üstüne basarak söylediği gibi, herkes elini taşın altına koyacak ve üzerine düşen ne varsa yapacak. Egzoz ve trafik kirliliğini ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bir aracı sadece bir imza için böyle bir dijital dünyada bir yerden başka bir yere nakletmeye gerek yok. Bir ihracatçı ürettiği bir malın gümrük işlemlerini yükleme yerinde rahatlıkla yapabilmelidir. Bunu yurt içinde nasıl yapıyorsa yurt dışında da yapabilme kültürünü geliştirmelidir. Bugün Avrupa’da 27 ülke birleşmiş durumda. 27 ülke sadece bir faturayla dolaşıyorlar. Gümrük bulunmuyor. Her ülkenin girdisi ve çıktısını elektronik faturayla takip ediyorsunuz. Bizde Avrupa Birliği’nin bu örneğini alarak bu işlemleri yapabiliriz. Ama biz halen kendi gölgemizden korkuyoruz. Tüccarımızdan korkuyoruz, ürünü üreten şahsa güvenmiyoruz.
İçişleri Bakanlığı gümrükte daha yeni bazı operasyonlar yaptı ve rüşvet ağını ortaya çıkardı.
Dünyada böyle problemler olacaktır. Dijital işlemler böyle problemleri azaltacaktır. Bugün bankacılık sisteminde hepsi dijital neden orada kaçakçılık olmuyor. Çünkü takip ediliyor. Bürokrasi de kaldığınız sürece kaçak sorunu hiçbir zaman eksilmeyecektir. Aksine artacaktır. Bir güvensizlik var doğrudur. Ancak dünyadaki önemli firmalar Türkiye’de bir ürünü üretip Türk gümrüğünde 2-3 gün bekletip Avrupa’ya 7 günde varılmasını istemiyor. Bu nedenle ülkemize yabancı yatırımcı gelmiyor. Bunun başında otomotiv firmaları vardır. Bursa’da üretim yapıp Avrupa’ya 7-8 günde ulaşmasını istemiyor. Ama bu fabrikayı Romanya’da kurarsa, Romanya’dan Avrupa pazarlarına ürün 1 günde ulaşıyor. Bu çok büyük bir sıkıntıdır. Bu sıkıntının en büyük sebebi bürokrasidir.
Yurt dışında lojistik depoları oluşturulması için destek veriliyor, böyle bir yöntemle bu sorunları aşabilir miyiz?
Verilen desteklerin daha büyük olması gerekiyor, çünkü yurt dışındaki yabancı firmalar da kendi devletlerinden ciddi teşvikler, destekler ve muafiyetler alıyor. Bu durumda yabancı lojistik firmalarıyla rekabet etmek çok güç.
Lojistik sektörüne yatırım yapanlara devlette teşvik veriyor, sizde teşvik aldınız mı? Bu çalışmalar yeterli mi?
Hayır, biz bir teşvik almadık. Çünkü söz konusu teşviklerin KDV’sini alıyor devlet, bizim gibi büyük firmaların lojistik yatırımları büyük oluyor, böyle tutarların KDV oranını bir araya getirmek bile zor iş.
Burada en önemli unsur sanırım güven. Fakat Avrupa’ya giden yasaklı maddeler Türkiye üzerinden gittiği iddia ediliyor. Böyle olunca da güven oluşması zorlaşıyor sanırım.
Maalesef ülkemizin adının karıştığı bu tip suçlamalar mevcut. Fakat bu tip kriminal suçların devletlere ve sektörlere mal edilmesini doğru bulmuyorum. Ona bakacak olursanız, son çıkan haberlere göre de havacılık sektörü ciddi töhmet altında kalmıştır. Devletin kurumları kurunun yanında yaşı da yakmak yerine denetleme ve ceza sistemlerini güçlendirerek caydırıcılığı artırması gerekir. Kontrol ve istihbarat sistemini daha güçlendirip yakalanan suçlulara caydırıcı cezai işlemlerin uygulanması bu tip suçların azalmasını ve hatta ortadan kalkmasını sağlar.
Bu konularda lojistik sektörünün de kendini iyi anlatması gerekmiyor mu?
Kesinlikle katılıyorum, bir sektörde en önemli şey örgütlenmek ve iyi temsil edilebilmektir. Sesinizin üst merciler tarafından duyulabilmesi için birlik içinde konuşuyor olmanız gerekir. Maalesef bizim gibi güçlü bir sektörün temsil kabiliyeti, güçlü bir derneği yok, en büyük eksiğimiz bu sanırım.
Ben 12 yıl RODER’de sektör temsilciliği yaptım. Rahmetli Saffet Ulusoy gibi bir duayenin yanında yıllarca çeşitli görevlerde yer aldık. RODER olarak çok büyük işler başardığımıza inanıyorum. RODER olarak hep bir anonim şirket yapısıyla çalıştık, sektör paydaşlarımızla birlikte çeşitli yeniliklere yatırımlar yaptık ve birlikte kazandık. En önemlisi ise bence sektör kazandı. Bugün bu coğrafyadaki en etkin ve kıymetli Ro-Ro hattını kurduk.
Türk lojistik sektörünü diğer ülke taşımacılarıyla rekabet edebilir ve hatta üstünlük sağlayabilir bir seviyeye getirebilmek için hangi yatırım gerekiyorsa proje olarak çalışıp hayata geçirdik.
Mesela Türk taşımacısı yıllarca IRU adında bir şemsiye yapılanmanın AB üyesi ülkeler haricinde üçüncü ülkelere dayattığı TIR karnesi sistemine milyonlarca Euro para ödedi. Bunlar hep ek maliyet olarak bizim rekabet gücümüzü düşürdü. Sonra Saffet Bey ile birlikte dünyanın diğer ülkelerinde ne var ve bizde neden yok, dünyada maliyet ne ise bizdeki maliyet nedir, dedik. Ve Biz RODER olarak Saffet Ulusoy’la beraber ilk elektronik ortamda gümrük beyannamesi hizmetini ülkemize kazandırdık. İsviçre kökenli bir sigorta şirketinin garantisiyle ve dijital ortamın planlamasıyla Türkiye’den yaklaşık 100 milyon Euro’nun yurt dışına gitmesini engelledik ve o dönemde IRU denilen bir tekeli kırdık. Şaşırtıcı taraf ise UND bu projemize karşı çıkarak engellemeye çalışmış ancak başarılı olamamıştı. Türk nakliye sektörünün bu ek maliyetten kurtulması yerine neden IRU’yu korumuşlardı açıkçası anlamak mümkün değildi. Daha şaşırtıcı olan ise RODER- UND birleşmesinde ortak proje olarak kendilerine sunduğumuz bu hizmeti şimdi adını değiştirerek UND kullanmakta ve geçimini bu sistem sayesinde sağlamaktadır.
TOBB bütün gümrükleri yeniledi ve yenileme yaparken daha hızlı bir geçiş olacağına vurgu yapılıyordu. Fakat bugün tersini söylüyorsunuz. Bu durum neden kaynaklanıyor?
Binaları yenilemek, daha gösterişli ve büyük geçiş kapıları inşa etmek, yüzlerce arabalık otopark yapmak çözüm bulmak demek olmuyor, tam tersi yenilenmeyen güncellenmeyen sistem yüzünden o kadar uzun bekleme süreleri oluyor ki, kuyruk olan aracı park ettiriyor ve para alıyor. Kuyruğu bekleyen sürücülere de dükkanlarda alışveriş yaptırıyor ve para kazanıyor.
Bunu gören komşumuz Bulgaristan da aynı sistemi kapının karşı tarafına yapıyor, gelen geçen Türk tırlarından karşılıklı para kazanılıyor. Yoksa geçiş sistemini geliştirelim, bekleme sürelerini yok edelim gibi bir modernleşme girişimleri yok. Yani dışardan çok gösterişli ve düzenli görünen bir sistem ama sistemin içi bomboş, eziyet aynı eziyet.
TOBB bünyesinde lojistik sektörü de temsil ediliyor, orada bu konu gündeme gelmiyor mu?
Evet, temsil ediliyor ve illaki gündeme geliyordur, orada lojistik sektörünün sorunları görüşülüyor olması lazım değil mi? Ama asıl önemli olan söylemek değil dinletebilmek, yaptırım gücü olan temsiliyetler sağlayabilmek ve sadece sektörün yararına çalışmak.
Sağlık Lojistik açısından 2021 yılıyla ilgili bir değerlendirme yapar mısınız?
Biz Sağlık Lojistik olarak, verdiğimiz hizmetin önemini özellikle bu pandemi süresinde çok daha iyi anladık. İnsanlığın atlatmaya çalıştığı bu zor süreçte biz de üzerimize düşen görevleri eksiksiz yerine getirmeye çalıştık. İş olarak zorlayıcı ama yoğun bir yıl diyebilirim.
|