Deniz Yolu
DFDS Gemisinde Yangın Çıktı, İhracatçı ve Nakliyeciye Zararda
Zahit Sağlık, geçtiğimiz günlerde meydana gelen DFDS’e ait Gallipoli Seaways gemisinde çıkan yangının ardından DFDS’in müşterek avarya ilan ederek zararı ihracatçı ve nakliyeciden nakit avans ya da senet olarak talep etmesini ağır eleştirdi.
İşte Zahit Sağlık’ın sorularımıza verdiği yanıtlar:
- Sağlık Lojistik İcra Kurulu Başkanlığı’nızın yanı sıra, artık epey eskilerde kalan bir şapkanız daha var. Sorularımı da, aslında bu önceki unvanınızı göz önünde bulundurarak ve ona göre yanıtlamanızı rica edeceğim.
U.N Ro-Ro’nun kurucu ortağı, eski yönetim kurulu üyesi ve devamlı müşterisi olarak Pendik-Trieste hattının ben ve şirketim için önemini vurgulamama gerek yok. Hem ticari, hem gönül bağımız var. Türk nakliyecisinin karayolu taşımalarına kolaylık sağlamak amacıyla kurduk bu hattı ve ülkemizin tarihine geçecek bir satış yaparak uluslararası yatırımcıların tüm dikkatini çektik. Ancak bugün görüyorum ki, bu hat nakliyecilerin olarak kalmalıymış çünkü halimizden bir tek biz anlıyoruz.
-
DFDS, dünyanın tanıdığı uluslararası dev bir kuruluş ve Ro-Ro taşımacılığında da önemli bir know how’a sahip. Nakliyeciler olarak nelerden memnun değilsiniz?
Kuruluş amacını ve sektöre karşı samimiyetini kaybeden bu Ro-Ro hattı bana göre ekonomik olarak da zorlu günler geçiriyor ki, İtalya’da Trieste Limanı’ndaki kapasitesi yetmemesine rağmen hat sayısını artırıyor ancak maliyetine katlanıp altyapı yatırımı yapmak yerine park ücretini nakliyeciden alarak geçici çözümler üretmeye çalışıyor.
Ve bunu samimiyetsiz bir şekilde yapıyor, nasıl? Trieste Limanına gelen çekiciler kapasite eksikliği sebebiyle Fernetti’ye yönlendiriliyor, Türkiye’den Trieste’ye gelen römorklar ise çekilmeyi beklerken park ücreti ödemek zorunda kalıyor. Halbuki benim çekicim hazır, senin yerin yok diye ben neden park ücreti ödüyorum anlamak mümkün değil.
Neyse, “uluslararası” DFDS firmasının peşine düştüğü küçük hesapları bırakarak, asıl gündeme dönelim: Sektör olarak hâlâ gözlerini doyuramadık. Biz müşteriden 70 gün vadeli çek alıp bu Ro-Ro şirketine peşin ödeme yapıyoruz, onlar hala park ücreti, BAF gibi hesapların peşinde. Yalnızca sefer sayısını düşündüğünüzde sırf park işleterek bile servet kazanıyor bu şirket.
GALLIPOLI SEAWAYS YANGINI
- Geçtiğimiz günlerde, DFDS’in bir Ro-Ro gemisinde çıkan yangını önemli bir sorun yaşanmadan atlattık. Sektör, bunu ikinci kez yaşıyor. Bu konuda neler söylersiniz?
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz ay çok büyük bir kaza atlattık. Ülkemizin ihracat yükleri ile dolu Ro-Ro gemisinde bir yangın çıktı. 13 yıl evvel de böyle büyük bir kaza atlatmıştık, sigorta şirketleri ile davalarımız sonuçlanmadı hala devam ediyor. Bunun bizlerin omzunda maddi manevi yükünü düşünebiliyor musunuz? Şimdiye kadar çıkan tüm mahkeme sonuçları lehimize ama düşünün ki 13 yıldır devam eden bir süreç var. Buradan da anlaşılıyor ki, 13 yılda bu ro-ro hattı hiç ders almamış, hiç iyileşmemiş, hiç önlem almamış.
Kamera ve duman dedektörlerinden yangın takip, teşhis ve önlemi nasıl hala alınmamış inanılır gibi değil. Türkiye’nin Avrupa’ya ihraç ettiği malların yaklaşık %70’i bu hat ile taşınıyor, ehemmiyet göstermek herkesin borcu, bizler nakliyeci olarak üzerimize düşen tüm görevleri eksiksiz yerine getiriyoruz ama görüyorum ki Ro-Ro hattında denetimler yetersiz kalmış ve önlemler ihmal edilmiş.
- Sizin de römorkunuz var mıydı gemide?
Evet. Gemide 10 römorkum vardı. Yangını söndürmek için fışkırtılan su, römorklarımızı etkilemiş, taşıdığımız mallar da nemlenerek zarar görmüş. Müşterisi, artık bu ihraç malını niye alsın?
YUKARIDAKİ BU MEKTUP, NEREYE ÖDEME YAPILACAĞINI GÖSTEREN IBAN NUMARALARIYLA BİRLİKTE GEMİDE RÖMORKU BULUNAN TÜM NAKLİYECİLERE GÖNDERİLMİŞ.
- DFDS’in denizcilik kanunlarına göre oluşan zararı paylaşmak anlamına gelen müşterek avarya ilan ettiğini biliyoruz. Bu bağlamda, sizden ne talep edildi?
Benden römorklar için 17.800 Euro’luk bir senet aldılar. Ayrıca, taşıdığımız mallar için de, ihracatçı sigortası taahhüt edildi.
Dediğiniz gibi kaza olduktan sonra, DFDS şirketi müşterek avarya ilan etti yani bu felaketten deniz kanunlarını öne sürerek sıyrılmaya çalıştı. Ben bunu çok samimiyetsiz buluyorum. Sen Türkiye’nin ihracatçısının milyonlar değerinde yükünü ve benim araçlarımı taşıyorsun, ortada bir doğal afet söz konusu değil, deprem olmamış, tsunami çıkmamış, senin geminde, senin yüklediğin bir araçta yangın çıkmış ve sen “Bu benim suçum değil ne yapayım?” diyor, işten sıyrılmaya çalışıyorsun. Kameralardan ve dedektörlerden duman ve ısı kontrolü yapsaydın, yüklerinin durumunu takip etseydin, olaya erken müdahale etseydin, bizler de yanmasaydık. Kaldı ki, “Deniz otoyolu” olarak adlandırılan bu taşımacılık modunun karayolu taşımacılığının bir parçası yerine “deniz hukuku” kapsamında değerlendirilmesinin ne kadar ahlaklı ve doğru olduğu da tartışılır. Neticede bu şirket tüm gelirini karayolu taşımacısından tahsil ediyor. Yani bu hat “Sealines” değil “Sea motorways” olarak hizmet veriyor çünkü sadece römork ya da konteyner değil çekici/römork birlikte adlandırılan komple araç taşıması da yapıyor.
Velhasıl, tüm nakliyeci şirketler sigorta şirketleri ve müşterileri ile karşı karşıya geldi, araçlar yandı, Türk ihracat malları yandı, Ro-Ro kayıtsız kaldı.
- Bu durumdan etkilenen onlarca nakliyeci var. Ancak, bir tek siz yaşananları dile getirdiniz. Sektör paydaşları ve çatı örgütünüzden destek buldunuz mu?
Benim asıl şaşırdığım ise, Türk nakliyecisinin temsilcisi olan UND’nin bu konuya ilişkin tamamen sessiz kalmasıydı. Başkandan ne bir geçmiş olsun dileği, ne de arkanızdayız, hakkınızı arayacağız desteğini görmedim ve duymadım. Sanırım yanan araçları yenilemek tedarikçilerin işine geliyor.
Şaka bir yana, belki pandemiyle bu sektörün önemi biraz daha anlaşılmıştır ama yine de lojistiğin öneminin ülkemizde tam olarak kavrandığını düşünmüyorum. Tedarik zincirinin üretim kadar önemli bir kalemi de lojistik, ürettiğinizi iletemezseniz ne önemi var? Bunun önemini zamanında Allah rahmet eylesin Sayın Özal gördü ve Haydarpaşa-Trieste Ro-Ro projesini hayata geçirdi.
Benim kurucu ortağı ve eski yönetim kurulu üyesi olduğum bu şirket, Türk ihracat ve ithalat yüklerini güvenli bir şekilde ülkemiz ile Avrupa arasında taşımayı hedeflemişti. Ama şu an hedeflerimizden şaştığımızı görüyorum, hem de böyle aktif ve ne istediğini çok net belli eden bir cumhurbaşkanımız varken. Uluslararası taşımacılık desteklenmez ise ihracat nasıl artacak anlamıyorlar, ülkemizin mevcut hedeflerini hiçe sayıyorlar.
- UN Ro-Ro Eski Yönetim Kurulu Üyesi Zahit Sağlık, nakliyecilerin eleştirmeyeceği bir Ro-Ro modeli yaratabilir miydi?
Bu konu o kadar basite indirgenecek bir husus değil. Bu işin ehli olarak biz sektör üyeleri doğru hizmeti verebilmek için söz konusu Ro-Ro hattını geri satın alıp en iyi şekilde işletebilecek ve hakkımızı savunabilecek bir dernek yönetimi oluşturacak tecrübe ve bilgi birikimine sahibiz.
Kaynak: Selçuk ONUR – LOJİPORT